- anne adayları kaygı
- annelik becerileri endişesi
- annelik kaygıları
- bebek sağlığı kaygısı
- doğum korkusu
- doğum süreci korkuları
- doğuma hazırlık kursları
- hamile yogası
- hamilelik kaygı
- Hamilelik Psikolojisi
- hamilelik sürecinde endişeler
- hamilelikte fiziksel değişimler
- hamilelikte hormonal değişiklikler
- hamilelikte kaygıyı yönetmek
- hamilelikte maddi kaygılar
- hamilelikte meditasyon
- hamilelikte nefes egzersizleri
- hamilelikte sağlıklı yaşam
- hamilelikte sosyal destek
- hamilelikte stres
- hamilelikte stresle başa çıkma
- hamilelikte uyku düzeni
- mindfulness hamilelik
- olumlu düşünme teknikleri
- Psikolog
- Psikolog Esra Dağlar Bozdoğan
- psikoloji
- psikolojik destek hamilelik
- stres yönetimi hamilelik
Hamilelik Dediğin Koskocaman Bir Kaygı Denizi

Hamilelik ve Anne Psikolojisi Yazı Dizisi – 3
Bir önceki yazımızda hamileliğe psikolojik hazırlığı ele almıştık. Bugün de hamilelikte kaygı ve onunla baş etmeyi inceleyeceğiz…
Anne olmaya hazırlandık, bedenimiz ve ruhumuz hazır. Hatta bebeğimizi bekliyoruz. Ancak sırada bilmediğimiz yeni bir süreç var. Ucu bucağı olmayan bir umman gibi düşünün. Belki de ömrünüz boyunca anne olmak kaygı duymakla eşdeğer olacak ancak bu ilk sefer biraz daha farklı. Bilinmeyene duyulan kaygı. Bedeninizin içindeki hayata ve geleceğe uzanan koskocaman bir kaygı denizi…
Hormonal değişiklikler ve belirsizliklerle örülen bu süreçte kaygıyı tanımak ve yönetebilmek çok kıymetli. Bebeğin ve annenin stres düzeyinin azaltılması her açıdan sağlıklı olacaktır.
Hamilelik sürecinde anne adayları, bebeğin sağlığı, doğum süreci, annelik becerileri, fiziksel değişimler ve maddi konular gibi çeşitli kaygılar yaşayabilir. Bebeğin gelişimi, genetik riskler ve erken doğum ihtimali en sık karşılaşılan endişeler arasındadır. Doğum süreciyle ilgili sancılar ve doğum yöntemleri üzerine yapılan seçimler de anne adaylarını düşündürebilir. Özellikle ilk kez anne olacaklar, bebek bakımında yeterli olup olamayacaklarını sorgulayabilirler.
Bedenlerindeki değişimler de birçok kadını kaygılandırabilir. Hamilelikte alınan kilolar ve doğum sonrası vücudun eski haline dönüp dönmeyeceği yaygın bir endişe kaynağıdır. Bunun yanında, bebeğin ihtiyaçlarının karşılanması, finansal yük ve sosyal destek eksikliği gibi konular da anne adaylarını strese sokabilir.
Hamilelik sürecinde artan sorumluluk duygusu ve değişen yaşam koşulları, kaygıyı tetikleyebilir. Kaygı, belirsizlik veya tehdit algısı karşısında hissedilen doğal bir duygudur. Kişiyi tehlikelere karşı hazırlıklı olmaya yönlendirse de aşırı ve kontrol edilemez hale geldiğinde günlük yaşamı olumsuz etkileyebilir. Yani biz makul miktarda kaygıyı her zaman isteriz ve yararlı buluruz ancak fazlasını yönetmemiz gerekir.
Her şeyin başı bir miktar sakin olmakla başlıyor aslında. Olaylara ve yaşanılanlara karşı verdiğimiz tepkiler etkiden daha önemlidir. Her adımda bunu hatırlamaya çalışmak, kaygı yönetimindeki en önemli adımdır.
Şimdi gelelim adım adım neler yapacağımıza. Öncelikle semptomlarımıza, yaşadıklarımıza, değişikliklere karşı bilgi arayışına güvenilir kaynaklardan başlamak gerekiyor. Hamilelikle ilgili doğru ve güvenilir kaynaklardan bilgi edinmek, bilinmezlikten doğan kaygıyı azaltabilir, yükselmesine engel olabilir. Doktor kontrollerini aksatmamak ve sorularınızı uzmanlara yöneltmek rahatlatıcı olabilir. Kirli internet bilgileri yerine kendi sürecinize hakim olmanız gerekiyor.
Bir diğer adım sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinmek. Düzenli uyku, dengeli beslenme ve hafif egzersizler (yürüyüş, hamile yogası, nefes egzersizleri) vücudu rahatlatır ve stres hormonlarını azaltır. Unutmayın ki vücudunuzda sıra dışı bir döngü var ve sizin de bu döngüye gerekli bir şekilde müdahale etmeniz hormonal olarak dengede kalmanızı sağlayacak.
Destek almaktan korkmayın! Eş, aile, arkadaşlar ve gerektiğinde bir uzman desteği almak, hamilelik sürecinde yalnız olmadığınızı hatırlatır. Grup terapileri ve doğuma hazırlık kursları da bu süreçte faydalı olabilir. İçinize kapanmayın, açılın, sorun, öğrenin, anlatın. En az iki kişi yaşadığınız bu dönemi tek başınıza göğüslemeye çalışmak kendi sürecinize haksızlık olacaktır.
Süreci mükemmel kılmaya çalışmayın. Mükemmel bir anne olma baskısı kaygıyı artırabilir. Mükemmellik yerine, elinizden gelenin en iyisini yapmaya odaklanarak kendinizi rahatlatabilirsiniz. Beklentileri gerçekçi tutmak, her şeyi sıraya koymak, olmayana değil de olanlara odaklanmak sizi rahatlatacaktır.
Aniden size geldiler, panik yapmaya başladınız, kafanıza bir şeyler taktınız, kaygınızın yükselmeye başladığını fark ettiniz.
Hemen rahatlama teknikleri uygulayın. Derin nefes alma, meditasyon, olumlu düşünme teknikleri, zihni sakinleştirerek kaygıyı azaltabilir. Telkine başlayın, dikkat dağıtma teknikleri uygulayın, her ne düşünüyorsanız onu rafa kaldırın, başka şeyler düşünün. Vücudunuzdaki kaygı, adrenalin ve stres seviyesi azalınca tekrar alın o düşünceleri raftan ama şimdi değil! Çünkü bu durumdayken asla çözemeyeceksiniz zaten, bir sarmala gireceksiniz. Önce rahatlayın gerisine sonra bakacaksınız.
Tüm bunları ve belki de daha fazlasını da yaptınız ama kaygılar günlük hayatınızı olumsuz etkiliyorsa, bir psikolog veya terapistten destek almak kaygı yönetimi açısından faydalı olabilir. Yardım alın. Tek başınıza değil bir destek çemberinde olmaya özen gösterin. Emin olun profesyonel anlamda alacağınız bu desteğin faydasını sadece hamilelik döneminizde değil tüm hayatınızda göreceksiniz.
Unutmayın, içinizde, bedeninizde minik bir mucize var, kaygılarınızda da çok haklısınız. Sadece biraz yönetmeye ihtiyaç var! Siz artık bir annesiniz ve yönetmek de sizin işiniz zaten, bunun da üstesinden geleceksiniz.
Psikolog Esra Dağlar Bozdoğan
esradaglar@gmail.com